22 Şubat 2008 Cuma

İzmir'de eski bir kent, Erytrai (Çeşme)

Sakız Adası’nın tam karşısına denk gelen bu yer içeriye doğru girintili çıkıntılı olduğu için deniz ticareti konusunda tarihin her safhasında korunaklı bir konumda olmuş. Aynı zamanda da güvenli. Çünkü Erythrai(Çeşme) kentine; geçmişte doğu ve batı ülkeleri ile ticari ilişkilere sahip olduğu için denizdeki hareketi kontrol etmek amacıyla yüksek bir tepede kurulmuş büyük bir Akropol yapılmış. Buradan tüm liman rahatça görülebiliyor ve denizden geçen gemiler kontrol edilebiliyordu. Öte yandan Sakız Adası ile Çeşme yarımadasının arasında varolan küçük geçit zamanla esen poyraza denk geliyor ve buradan geçmekte olan gemiler esen şiddetli rüzgarda alabora olmamak için Sakız Adası’na ya da Çeşme limanına sığınarak dinleniyorlar sonra tekrar yollarına devam ediyorlardı.
Bugün koylarıyla oldukça geniş bir alanı kaplayan Çeşme beldesinin tarihi geçmişi çok eski. M.Ö. 9. Yüzyıllarda kurulduğu sanılan bu kent, antik çağda Kiysus adını taşıyan bir kasaba olarak İonlar tarafından kurulmuş 12 kentten biri olan Erythrai’nin bir iskelesi olarak kullanılıyordu. Bugün hala liman kenti olarak kullanılan Çeşme, ilginç bir mitolojik öyküye sahip.
yüzyıllar önce İonia kentinde birbirlerine karşılıklı yaşayan Erythrai (Ildırı) ile Khios (Sakız) adalarında küçük ama sevimli iki kent varmış. Deniz ticaretini çok iyi olduğu bu kentler deniz geçiş yollarını kendi ellerine geçirme konusunda ısrar ettikleri için birbirleriyle anlaşamadıkları için devamlı sorunlarla karşılaşırlarmış. Bu nedenle o dönemin deniz ticaretinin büyük kısmını elinde tutan Fenikeliler, onların bu durumundan yaralanma amacıyla planlar yaparak iki kenti devamlı surette birbirine düşürürmüş. Yine böyle bir zamanda Fenikeliler, ticaret Tanrısı Hermes’in şat üstüne oturtulmuş altından bir heykelini yaparak gece karanlığında Erythrai ile Khios’un arasındaki Ege Denizi’nin tam ortasına bırakırlar. Her iki kent, günün doğmasıyla beraber denizin ortasında parlayan heykeli görürler ve aynı anda sandallara binerek kendi kıyılarına çekmek için var güçleriyle uğraşmaya başlarlar. Ancak şatın hiç kıpırdamadan yerinde durmaya devam etmesi Erythralıları düşünmeye iter. En sonunda kentlerindeki bir bilgeye danışmaya karar verirler. Bilge onlara şatı ipe bağlayıp ayaklarıyla kıyıya çekmelerini tavsiye eder. Ancak tüm çabalara rağmen birleşen urganlar karaya ulaşmadığı için deneme başarısızlıkla sonuçlanır. Ve yeniden Bilge’nin yolu tutulur. Bu sefer yaşlı adam, tüm Erythralı kadınların saçlarının kesilip örülerek, ipin ucuna bağlanmasını öğütler. Erythrai’deki tüm kadınlar ve kızlar saçlarını kesip,, örerler ve şata bağlı ipin ucuna eklerler. Böylelikle muhteşem heykel kıyıya çekilir. Bir süre sonra aynı kentte Hermes’in tapınağı kurulur ve Tanrının heykeliyle onu çekmek için kullandıkları ipi ve örme saçın bir bölümünü bu tapınağa hatıra olarak koyarlar. Böylesi zor bir durumu başarıyla tamamladıkları için kazandıkları güven sayesinde Erythrai kentinde yaşam o günden sonra daha rahat ve güvenli geçer.
Bugün Çeşme, büyük, güzel ve kalabalık koyları, ılık denizi ve elenmiş görünümünü veren incecik kumu ile görsel bir ziyafet sunuyor insanlara. Hele hele şiddetli esen rüzgara kapılarak dalgalarla dans eden sörfçüler, Çeşme sahillerinin hemen hepsinde görülmeye değer enstantaneler yaratıyorlar. Özellikle Alaçatı koyunda rüzgarın çekiciliğine kapılmış ve dalgaların üzerinde uçan birçok sörfçüyle karşılaşmak ve rüzgar estiği sürece, sabahın erken saatlerinde ya da akşamüstü her ne zaman olursa olsun onları, dalgaların arasında, köpüklerin içine girip çıkışlarını izlemek mümkün. Dalgalarla bu derece oynayışlarını izlemek ise çok keyif veriyor insana. Öte yandan astım ve kalp rahatsızlıkları olanlar için tedavi edici özelliğe sahip kaplıcaları ve romatizmal hastalıklar için doktorlar tarafından tavsiye edilen yumuşak ve incecik kumlarda yürümek bir başka güzellik veriyor bu beldeye. Serin sularıyla tanınan Ege Denizi’nin en ılık koylarına sahip olan Çeşme; fazla derin olmayan deniziyle her yaştan insanın tercih ettiği bir yer. Bu nedenle insanı dinlendiren bu mavi sularda yüzmek, hiç de zor değil. Ancak çok kalabalık olduğu için böylesi güzel mekanların tadını çıkarmak, plajda yer aramak söz konusu olduğunda, biraz zaman alabiliyor. Ve tabii istediğiniz gibi bir yer bulduğunuzda kan ter içinde kalıyorsunuz. Ama her ne kadar yakıcı güneş, günün her saatinde tüm sıcaklığıyla tam tepenizde olsa da; uzun geniş koylarda esen rüzgarın altında güneşlenirken, kavurucu sıcaklığı hiç anlamıyorsunuz. Ve ayaklarınızı yalayıp geçen su, bedeninizde varolan sıcaklığı da alıp götürüyor.
Gündüz kadar gecelerin de çok hareketli olduğu bu belde, her zaman her saatte hareketli ve kalabalık. Özellikle yaz geceleri...
İnsanı her daim etkileyen bu yer, çeşitli illerden gelen birçok insanın hem bulunduğu mekandan hem de yoğun iş temposundan biraz olsun uzaklaşmak için kaçtığı bir mekan. Dolaşmak ve biraz da alışveriş etmek için tercih edilmesi gereken en sakin zamanlar ise, ancak sabahın erken saatleri. Şehrin ünlü çarşısı şehir merkezindeki küçük bir alan üzerine kurulmuş. Uzun, ince bir yol üzerinde dükkanlardan dışarı taşmış kıyafetler, aksesuarlar ve çok çeşitli objelerin satıldığı mağazalar, butikler ve en çok da deri malzemelerinin bulunduğu dükkanlar yer allıyor. Diğer yandan çarşının içinde ilerlerken çok eskiden kalma taş binalarla karşılaşmak da mümkün. Daracık sokaklarda ilerlerken restore edilmiş eski evlerin yeni yüzleriyle tanışarak Çeşme’nin görkemli kalesi çıkıyor karşınıza
“Çeşme Kalesi” olarak bilinen bu yapı; 16. Yüzyılda Osmanlı Donanması tarafından bir üs olarak inşa edilmiş. Oldukça geniş bir alanı kaplayan bu yapının içi de dışı gibi çok büyük. Tamamen taştan yapılmış olan bu kale, hiçbir bozulma göstermeden günümüze kadar gelmiş en güzel yapılardan biri. Turistlerin ilgi odağı olan bu büyük yeri gezmek biraz zaman ve güç istiyor. Çünkü büyük ve kocaman yerleri çıkmak pek kolay değil. Tüm Çeşme’yi görmek için ise, en tepeye çıkmak gerekiyor. Tepeye çıkmak her ne kadar biraz çaba istese de uçsuz bucaksız denizin ufukla birleşimini görmeye değer ve tabii tüm Çeşme’yi...
yazı ve fotograf: Gönen Gerzile

Hiç yorum yok: