22 Şubat 2008 Cuma

Ege’de tarihi bir kent, Kuşadası

Geçmiş yaşamları günümüze taşıyan Kuşadası bugün oldukça farklı bir durumda. Limanın hemen önündeki alan üzerine kurulu olan kentin çarşısı, kentin en önemli ve dikkat çeken yerlerinden biri. Çünkü bu yer, Osmanlılar zamanında korsanların istilasından korunmak için yapılarak etrafı kale ve surlarla çevrilmiş. Böylelikle o günlerde halk, kuzey ve güneyde olmak üzere iki kapısı bulunan bu kalenin içinde yaşamış. Bugün her ne kadar yıkık bir kale görünüme sahip de olsa hayat bu alanın içinde hala devam ediyor. Ancak kentleşme sonucunda ortaya çıkan apartmanlar şehri büyüterek geniş bir alana yayılmasına sebep olmuş. Bu nedenle eski çağlarda varolan merkez, bugün daha çok çarşı mekanı olarak kullanılmakta. Çok çeşitli alternatifin olduğu bu mekanda alışveriş yapılabilecek birçok dükkan ve mağaza yer almış. Oldukça geniş bir sokak olan bu alanda eski zamanlardan kalma yıkık kale duvarları var. karşılıklı dükkanlarda ise turistlerin ilgisini çekebilecek otantik objeler, takılar ve deri aksesuarları satılmakta. Öte yandan Türk kültürünü ve yaşam biçimi gösteren kıyafetler, birbirinden güzel yöresel halı ve kilimler de dükkanların önüne taşarak halkın ve yabancıların beğenisine sunuluyor.
Uzun bir yol olan bu çarşının içinde yürürken, yan yana ve karşılıklı dizilmiş dükkanlardan taşan ürünlerin varolan ihtişam ilgimizi çekiyor. Ve kendimizi çarşının içine yayılmış renk armonisinin içinde buluveriyoruz. Öyle ki alışveriş etmek bizi ister istemez cezbediyor. Ya da hiçbir şey almak söz konusu olmasa bile tarihi kalıntılar arasında dolaşmak bize inanılmaz rahatlık veriyor. Bir zamanlar geçmişi koklamış olan bu mekanları, tekrar tekrar yaşama ve tanıma amacıyla çarşının aralarında bulunan sokaklara dalıveriyoruz. Ve birbirinden güzel görünümlere sahip cumbalı taş evlerle karşılaşıyoruz. Bugün birçoğu yeniden restore edilerek eğlence mekanı haline dönüştürülmüş olan evler, üzerinden çok uzun zaman geçmesine rağmen hala varolan tarihi dokuyu koruyor. Çoğu zaman bu evlerin arasında dolaşırken yolumuzu şaşırıp kayboluyoruz. Ancak birbirine geçişli olan dar sokaklar bir şekilde yolumuzu bulmamıza yardımcı oluyor.
Evlerin önüne kurulmuş tezgahlar, kapıları ardına kadar açılmış eğlence mekanları ve birbirine karışmış müzik sesleri .. Hepsi havanın kararmasıyla beraber farklı bir ifadeye bürünüyor. Ve sokakların varolan tüm güzelliği karanlıklara gömülürken farklı bir düzenlemeyle yeniden aydınlığa kavuşuyor. Işıklandırılmış binalar ve büyük demir kapılar ince, uzun ve dar sokaklara ayrı bir hava veriyor. İnsanı büyüleyen bu sokaklardan çıkıp limana doğru yol aldığımızda ise çarşının girişinde yer alan eski büyük bir binayla karşılaşıyoruz. Bu taş bina, 17. yüzyılda Osmanlılar döneminde yapılmış olan ve Kurşunlu Han adını taşıyan bir kervansaray. Masmavi bir gökyüzü ve uçsuz bucaksız denizin orta yerinde bir de küçücük bir ada var. Güvercin Ada olarak anılan bu ada 1834 yılında gerçekleşen Mora Ayaklanmasından sonra kontrol altına alınmak amacıyla karaya bağlanmış. Bugünkü iskelenin hemen önünden yürüyerek gidilen bu sevimli ada, Kuşadası’nı en güzel açılardan gören bir konuma sahip. Dış yüzü ağaçlarla kaplı olan bu Adanın çevresi Osmanlılar zamanında yapılmış bir kaleyle kaplı. Ancak iç alan oldukça küçük olduğu için sadece gezi ve çay içilen bir mekan olarak düzenlenmiş.
Gece ve gündüz her an nostaljiyi yaşayan bir mekan olan Kuşadası, sahilleriyle de ayrı bir güzelliğe sahip. Birbirinden geniş koylara sahip olan adadaki en ünlü plaj ise, Kadınlar plajı. Eskiden sadece kadınların girebildiği bir alan olan bu koyda artık yaş ya da cinsiyet farkı gözetilmiyor. Doğayı en güzel açılardan gören bu koy oldukça geniş ve uzun bir alana sahip. Öte yandan temiz havası ve ılık suyu sayesinde dinlendirici bir özelliği de içeriyor. Denizin rahatlatıcı suyu, sonbahar aylarında bile birçok insana çekici geliyor. Ve tüm gün denizi ısıtan güneş akşamla beraber dağların arkasına inerken denize girmek farklı bir huzur veriyor insana. Öyle ki, güneşin batışına karşı yüzerken suyun sakinliği, ruhunuza da sakinlik katıyor. Ve eve dönüş yolculuğunuzda yüksek bir tepeye çıkıp her şeye, yeniden bakma ihtiyacını duyuyorsunuz. Ağaçlara, denize, ufka ve geçmişin izlerine sahip Kuşadası’na.
yazı: Gönen Gerzile

Hiç yorum yok: