3 Mart 2008 Pazartesi

Ege'de dini bir merkez; Meryem Ana Evi

Bugün İzmir-Selçuk yolu üzerinden gidilen Meryem Ana ören yerine harabeleriyle meşhur Efes'in üzerinde yer alan dik yokuşu çıkarak ulaşılır. Oldukça dar bir yol olan yokuşu tırmanırken arabanızdan gördüğünüz ucu bucağı olmayan manzara karşısında nefesinizi tutma ihtiyacı hissedersiniz. Her ne kadar durup manzaranın güzelliğini seyretmek istesiniz de çok dar ve dik olan yokuş buna izin vermez. Ve kendinizi doğanın temiz ve serin havasına eşlik ederek giderken bulursunuz. Açık pencerelerden içeriye giren rüzgar, arabaların geniş bir alana girmesiyle son bulur. Ancak çok geniş bir mekan üzerine kurulu olan Meryem Ana ören yerinin büyülü atmosferi sizi hemen sarıp sarmalar. Güneşli bir havada çıktığımız bir gezide Meryem Ana Evi’ni ziyaret etme şansını elde ettik. Ve.. Büyük ve ulu ağaçların arasında kaybolmuş kendi halinde yaşayan bir kent profili çizen bu mekanın etkisine kapılarak kendimizi bu düzgün ve özenli mekanın park alanında buluveriyoruz.
Sonra uzun ve yorucu bir yolculuk sonrası gelinen geniş meydanda araçlarımızı bırakarak yürümeye başlıyoruz Bu yol üzerinde turistler için hazırlanmış Meryem Ana ve Hz. İsa'ya ait aksesuarların yanında çeşitli dini kitaplar, bölgedeki tarihi yerlere ait küçük heykellerin sunulduğu küçük bir hediye dükkanı ve de bir cafe yer almakta. Her şeye rağmen oldukça sessiz bir mekan olan bu yerin az ilerisinde tarihi görüntüler karşımıza çıkıyor. Bu görüntülerin en belirgin olanı Meryem Ana'nın evine gelmeden önce bir meydanın ortasında duran büyük, yuvarlak bir çukur. Anahtar deliğini andıran bu çukur, tur rehberlerinin açıklamalarına göre, eski dönemlerde kullanılan bu geniş toplantı (Atrium) meydanının havuzu. O dönemlerde dar olan kısımda yer alan merdiven, zaman içinde yok olarak hiçbir yerden iniş ve çıkışlı mümkün olmadığı derin bir çukur olarak günümüze kadar gelmiş.
Daha sonra Meryem Ana'nın Evine giden levhaları takip ederek yol alyoruz. Ağaçlıklı bir alan olan bu yol üzerinde bir kaç dile çevrilmiş Meryem Ana Evi başlıklı büyük tabelalarla karşılaşıyoruz. Bu büyük levhalarda; eve ait bilgiler, Hz. İsa hakkında kutsal kitaplara geçmiş olaylar ve Meryem Ana ile beraber bu bölgeye gelen St. Jean'la ilgili tarihsel durumlardan bahsedilmekte. Öte yandan Burada yapılan dini törenler hakkında da yazılar bulunmaktadır.
Yol üzerinde olan Meryem Ana’nın tunçtan yapılmış bir heykelinin az ilerisinde pazar günleri yapılan ayin alanı bulunuyor. Burada her yıl 15 Ağustos'ta din adamlarının ve ziyaretçilerin katılımı sonucu gerçekleşen geleneksel bir ayin düzenlendiğini ve Meryem'in göğe yükselişini, Allah’ın vahiy yoluyla dile getiren Hz. İsa hakkında konuşmalar yapılarak ilahiler okunduğunu öğreniyoruz.
Bu yolun sonunda Meryem Ana’nın evi olan "Haç planlı ve kubbeli" olarak biçimlenmiş küçük bina, kocaman ağaçların dalları arasında bir minyatür edasıyla karşımıza çıkıyor. Her yeri taş olan bu tek katlı bina, çeşitli kaynaklara göre; yüzyıllar önce, insanlar tarafından babası belli olmayan bir çocuk doğurduğu için aşağılanan Meryem Ana'nın son dönemlerini yaşamak üzere geldiği sırada St. Jean tarafından inşaa edilmiş olduğu vurgulanır.
T konumunda olan evin iki ayrı kapısı ve kapıların üzerinde hafif tonozlar yer almaktadır. Bu dar alandan geçerek içeriye girildiği zaman küçük bir mekanla karşılaşıyoruz. Oldukça dar ve küçük bir mekan olan bu odanın içinde her iki tarafında mum yakılması için düzenlenmiş dilek bölümleri ve kapının tam karşısına denk gelen duvarda ise Meryem Ana'nın oğlu Hz. isa ile olan resmi yer alıyor. Duaların yapıldığı bu mekanın sessizliğine uyum sağlayan insanlar dileklerini tuttuktan sonra usulca Meryem Ana'nın yatak odası olarak bilinen diğer bölümünden geçerek dışarı çıkarlar. Sonra evin hemen yanında yer alan ve M.S. 4. yy'da yapıldığı sanılan kilisenin önündeki merdivenleri kullanarak Meryem Ana Evi'nin altından geçen şifalı sudan içmek için bir alt katta bulunan alana iniyoruz. Suyumuzu içtikten sonra oldukça serin ve yemyeşil bir ormanın içinde olmanın verdiği huzurla bu mistik dünyadan ayrılmak üzere park alanına doğru ilerliyoruz. Ve arabalarımızdaki yerlerimizi alıyoruz. insanın içini saran bu büyülü atmosferden aşağıya inerken yüreğimizde varolan dileklerimiz, dualarımızla birleşiyor ve yüzümüzdeki tebessümle yeni mekanlara doğru yol alıyoruz..
yazı: Gönen Gerzile fotograf: http://www.phototukey.netten/ alınmıştır.

Hiç yorum yok: